14 Haziran 2013 Cuma

ARMAĞAN'DAN GEZDİM GÖRDÜM AMASRA

Gezip gördüğüm yerlerden biriside Amasra. Amasra küçük şirin bir yerdir. Bu yayında sizlere
Amasra hakkında bilgi verip çektiğim resimlere yer vereceğim..

Amasra Neresidir?

Amasra, Batı Karadeniz Bölgesinde, Bartın iline bağlı bir ilçedir.
Denize doğru uzanmış bir burun, burnun iki yanında korunaklı birer liman görevi gören iki koy ve ana karaya bağlı ve bağımsız adaları ile eşsiz bir görsel güzelliğe de sahip olan Amasra hem 3000 yıllık tarihi, hem çekicilik ve balıkçılığa dayanan yerel sanatları, hem de kendini çevreleyen ormanlık alanları ile görülmeye değer yerlerden biridir. Amasra halen özgün balık lokantaları, temiz orta boyuttaki otelleri ve sayısız ev pansiyonuyla turizme katkıda bulunmaktadır. Sanatçı Barış Akarsu'nun memleketidir. Doğal koy olması nedeniyle birçok eski medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Kale surları ve bir çok tarihi kalıntısı halen dimdik ayaktadır. Temiz plajları sayesinde denize girilebilecek güzel bir sahil şehridir

13. yüzyılda Cenevizliler tarafından ele geçirilen Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet 1460 yılı Ekim ayında bir sefer düzenler. Şehre hakim bir tepeye geldiğinde hayranlığını belli eden meşhur sözü eder:
« Lala, lala!, çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber gönderir : " Bu kadar güzel bir yere zarar vererek almak istemem kalenin anahtarını bana getiriniz. »
Bunun üzerine kale komutanı anahtarı Fatih'in bulunduğu tepeye getirir ve şehir savaşmadan zapt edilmiş olur. Fatih Sultan Mehmet Amasra'yı fethettikten sonra Karabük - Eflani yöresinde yaşamakta olan Kıpçak Türklerini buraya yerleştirir. Yani, yörenin ilk Türkleri bu Kıpçaklar olmuşlardır. Yörenin yerli Rumları ise bir kısmı gönüllü , kalanı zorla İstanbul'a göçürülmüştür.

Şive

Amasra ilçesinde kullanılan Türk şivesinin Batı Anadolu ağızları içindeki konumu Prof. Dr. Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996) adlı çalışmasına göre şöyledir: Anadolu ağızları batı grubu













AMASRA'DAN1-Amasra'ya ilk defa geliyorsanız; Bakacak Mevkiinde durup, Amasra'yı seyretmeden,
2-Amasra'ya gelirken veya dönüşte 
Kuşkayası Yol Anıtı'na uğramadan,
3-Amasra'nın meşhur 
Amasra Salatası'nı tatmadan,
4-Amasra'da özel tavada pişirilen, mevsimlik balıklardan yemeden,
5-Amasra 
Çekiciler Çarşısı'nı gezip, ağaç oyma veya tel kırma işlerinden almadan,
6-Barış Akarsu heykelini görmeden ve heykelin önünden 
Gün Batımı'nı izlemeden,
7-Amasra mendireğinde bir tur atmadan,(Halen 
Liman Çalışması devam ediyor).
8-Boztepeye çıkıp,
Amasra manzarasını seyretmeden,
9-Ahatköyü yeni yol ayrımından,
Amasra'nın panoramik fotoğrafını çekmeden,
10-Amasra Kaleiçi,Bedesten ve eski kiliseleri (Biri camiye dönüştürülmüş) görmeden,
11-Amasra-Tavşan Adası-Küçükliman arası ve koylara tekne gezisi yapmadan,
12-Amasra Göçkün Koyundaki 

Goril Kaya'yı görmeden,(Denizden veya karadan)
                                                                                                     AYRILMAYIN
 






BİRAZDA DERS DIŞI ETKİNLİK-ESKİŞEHİR


Geçen sene yaz ayında Eskişehir Odunpazarı'na gittim. Orada Cam müzesi bulunmaktadır. Size biraz bu müze hakkında bilgi verip çektiğim resimleri yayınlamak istedim. Ziyaret edilmesi ve gezip görülmesi gereken yerlerden biridir bu müze...




Eskişehir Çağdaş Cam Sanatları Müzesi,
Cam sanatçılarının eserlerini sergilemek üzere Eskişehir Odunpazarı Evleri Kent Müzesi kompleksinde 1 Aralık 2007 tarihinde hizmete girmiş bir müzedir.
Müze, Türkiye'nin ilk cam sanatları müzesidir. Büyükşehir Belediyesi, Anadolu Üniversitesi ve Cam Dostları Grubunun işbirliği ile kurulmuştur. Müzede 42 cam sanatçısının eserleri sergilenmektedir. Yerli sanatçıların eserlerinin yanı sıra Japon, Polonyalı, Letonyalı, Alman bazı sanatçıların da hediye ettiği eserler müzede yer alır. Müzenin 3 galerisinden ikisi müzenin devamlı koleksiyonunu sergilemek için kullanılır; diğeri ise genç sanatçıların eserlerinin geçici olarak sergilendiği bir mekandır. Müze binasında bir de Kütüphane ve Dokümantasyon Merkezi açılması planlanmaktadır. Bu merkezde Eskişehir tarihine yönelik belgelerin sergilenmesi planlanmaktadır. Müze binası restore edilmiş üç Odunpazarı evinin birleştirilmesiyle oluşmuştur. Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde,zaman içerisin de toplanan 75 Türk, 12 yabancı sanatçının eserleri müze koleksiyonunda bulunmakta ve sergilenmektedir.

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ‘nin Yakınında Bulunan Önemli Yerler

Atatürk Caddesi tarafında bulunan müzeden başlayarak önce Odunpazarı Evleri arasında bir tur atabilir daha sonra Kurşunlu Külliyesi’ne oradan da Atlıhan El Sanatları Çarşısı‘na geçebilirsiniz. Bölgedeki diğer önemli yapılardan olan Osmanlı Evi , Alaaddin Cami ve Parkı , Şeyh Edebali Hazretleri’nin Türbesi de yürüme mesafesindedir.




Çağdaş Cam Sanatları Müzesi ‘nin Yakınında Bulunan Önemli Yerler

Atatürk Caddesi tarafında bulunan müzeden başlayarak önce Odunpazarı Evleri arasında bir tur atabilir daha sonra Kurşunlu Külliyesi’ne oradan da Atlıhan El Sanatları Çarşısı‘na geçebilirsiniz. Bölgedeki diğer önemli yapılardan olan Osmanlı Evi , Alaaddin Cami ve Parkı , Şeyh Edebali Hazretleri’nin Türbesi de yürüme mesafesindedir.






Çağdaş Cam Sanatları Müzesi Giriş Ücreti, Ulaşım, Müze Ziyaret Saatleri

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi’ne giriş ücretsiz olup müzeye pazartesi günleri hariç her gün saat 10:00 – 19:00 arasında gezebilirsiniz. Akarbaşı Mah. Türkmen Hoca Sok. Nu: 45 Odunpazarı ‘nda bulunan Çağdaş Cam Sanatları Müzesi’ne Atatürk Caddesi üzerinden yürüyerek ya da tramvay ile Atatürk Lisesi durağı üzerinden ulaşabilirsiniz.

3 Haziran 2013 Pazartesi

UNUTULMUŞ TARİH...








Bolu’daki tarihin farkında mıyız? Günlük yaşamda her zaman yanında geçip gittiğimiz bu terk edilmeye yüz tutmuş tarihi kalıntıları çoğu zaman görmüyoruz bile. Büyük camiden büyük kökeze doğru giden yolda, Köroğlu erkek yurdunun yanında eski dönemlere ait kalıntılar mevcuttur. Büyük ve köklü geçmişe sahip uygarlıkların meydana getirdiği bu eserler hakkında halkımızın bilgisi ne yazık ki çok az. Stadion denen bu yerde zamanında gladyatör savaşları yapılırmış. Böyle bir geçmiş gerçekten merak uyandırıyor ve Bolu’da bu gibi yerlerin olduğu kimsenin aklına gelmezdi. Karadeniz bölgesinde tek olan bu yapının ne yazık ki yarısından çoğu tahriplere uğramış ve yok olmuş. Zamanında bu kalıntıların üzerine inşaatler inşaa edilmiş ev yapımlarında kullanılmış. Düşündüğümüzde çok büyük bir tarihi geçmişe sahibiz. En önemli uygarlıklar ve eserleri bu topraklar üzerinde hayat bulmuş. Bolu’da ilk yerleşim Kalkolitik Döneme (M.Ö.5500-3000) kadar uzanmaktadır.
Hisartepe-Kargatepe çevresi  Roma döneminde yerleşim yeri ve kent merkezi konumundadır. Fırkatepe ve Uğurlunaip Tepesinin bulunduğu sahalar ile Tabaklar, Çıkınlar,Paşaköyü, Sümer, Tepecik Mahalleleri ise Roma  döneminde mezar yeri olarak kullanılmıştır. Claudiopolis antik kentinden günümüze ulaşan en  önemli yapı; Bolu Müzesi Müdürlüğünce Akpınar Mahallesinde 2008 yılında yapılan kurtarma kazısında açığa çıkarılan Stadion kalıntısıdır.  I. derece Arkeolojik Sit Alanı olarak korma altına alınmış olan söz konusu yapı; Bolu’daki en önemli antik yapıdır.
Bugünkü Hisartepesinde, Atatürk Lisesi  bahçesinde İmparator Hadrianus döneminde inşa edildiği bilinen ve temel kalıntıları tespit edilen Antinoos Tapınağına ait kalıntılar Bolu Müzesi’nde bulunmaktadır. Yine aynı şekilde bugünkü Bolu Belediye Başkanlığı binasının bulunduğu alanda Roma döneminde tiyatro bulunduğu bilinmektedir.
Bolu İli Merkez İlçe, Akpınar Mahallesi "III. Derecede Arkeolojil Sit Alanı” içinde  kalan bölgeler 2008 yılında Ankara Kültür veTabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararları gereğince, Bakanlığımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün ruhsatları ile sondaj ve kurtarma kazıları yapılmıştır.
Sondaj kazılarında oturma sırası vb. kalıntılara rastlanması nedeni ile aynı yıl parsellerin tümünde kurtarma kazısı yapılmış ve sahada Roma İmaparatoru Hadrianus (M.S. 117-138) dönemine tarihlenen bir Stadion Kalıntısı açığa çıkarılmıştır.
Stadion; Hisartepesinin güney yamacına doğal eğim kullanılmak suretiyle yaslanarak inşa edilmiştir. Doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır.
Stadionda 8 ayrı levha halinde kitabe açığa çıkarılmıştır. 23 parça halinde olan kırk kitabe levhaları; çalınmaları ve tahrip edilmelerini önlemek  ve restorasyonlarının yapılmasını sağlamak amacıyla müze bahçesine nakledilmiştir. Kitabenin restorasyonunun yapılmasından sonra stadiondaki yerinde sergilenmesi planlanmaktadır.
Stadionun üzerinde yapılan sondaj ve kurtarma kazıları sonucunda 8 adet bronz sikke, 1 adet pişmiş toprak kandil, 2 adet pişmiş toprak kas, 5 adet pişmiş toprak lüle, 1 adet toprak tek kulplu testicik, 1 adet pişmiş toprak testicik, 1 adet bronz obje ve 1 adet de boncuk tanesi olmak üzere toplam 20 adet eser ele geçirilmiştir.









































Resimlerde açığa çıkarılan bu kalıntı şu an terkedilmiş durumdadır. Etrafı tahtalarla kapatılmış, yoldan geçen insanların göremeyeceği bir şekilde kaderine terkedilmiştir. İçerisine girilmesi otlar, taşlar, çöpler ve atılmış durumdaki her çeşitten eşyalar yüzünden mümkün değildir. Kemiklerin de bulunduğu kapatılan bölge, köpeklerin uğrak yeri olmuştur. Bu değerlerimiz günden güne yok olmak üzeredir. Öncelikle bu tarihi mirasımız koruma altına alınmalıdır. Bolu gibi turizm şehri olan bir yerin bu gibi tarihsel mirasları görülmeye hazır hale getirilmesi ve tanıtımlarının yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bolu’nun turizm çeşitliliği böylelikle gözler önüne serilecek ve sadece doğal güzellikleriyle değil tarihi özellikleriyle de ön plana çıkacaktır. Durdurulan çalışmalar yeterli kaynaklar hazırlanıp tekrar faaliyete geçmelidir.
Boluda korunmaya değer sayısız tarihi eser bulunuyor. Bunlar bizim mirasımız ve kültürel değerlerimizdir. Bu değerlerimizi yaşatmayı bir borç bilmeliyiz. Bireysel olarak hem kendimizi hem de çevremizi bilgilendirmeli ve bilinçlendirmeliyiz. Bir millet geleceğini, geçmişine verdiği önem ve gösterdiği özen ile hazırlar. Geleceğe güvenle bakmak tarihimize sahip çıkmakla mümkündür. Mirasımız, bizi biz yapan değerlerdir. Bu konuda duyarlı oldukça eşsiz ve benzersiz kültürümüz gelecekte de yaşayacaktır.
Kalıntılar hakkında tarihi bilgiler için Bolu Müze müdürümüz Mustafa Yılmaz’a teşekürlerimizi bir borç biliriz..

 



2 Haziran 2013 Pazar

STADİON VİDEOSU


 

STADİON HABAERİ SON HALİ


UNUTULMUŞ TARİH...











 
Bolu’daki tarihin farkında mıyız? Günlük yaşamda her zaman yanında geçip gittiğimiz bu terk edilmeye yüz tutmuş tarihi kalıntıları çoğu zaman görmüyoruz bile. Büyük camiden büyük kökeze doğru giden yolda, Köroğlu erkek yurdunun yanında eski dönemlere ait kalıntılar mevcuttur. Büyük ve köklü geçmişe sahip uygarlıkların meydana getirdiği bu eserler hakkında halkımızın bilgisi ne yazık ki çok az. Stadion denen bu yerde zamanında gladyatör savaşları yapılırmış. Böyle bir geçmiş gerçekten merak uyandırıyor ve Bolu’da bu gibi yerlerin olduğu kimsenin aklına gelmezdi. Karadeniz bölgesinde tek olan bu yapının ne yazık ki yarısından çoğu tahriplere uğramış ve yok olmuş. Zamanında bu kalıntıların üzerine inşaatler inşaa edilmiş ev yapımlarında kullanılmış. Düşündüğümüzde çok büyük bir tarihi geçmişe sahibiz. En önemli uygarlıklar ve eserleri bu topraklar üzerinde hayat bulmuş. Bolu’da ilk yerleşim Kalkolitik Döneme (M.Ö.5500-3000) kadar uzanmaktadır.
Hisartepe-Kargatepe çevresi  Roma döneminde yerleşim yeri ve kent merkezi konumundadır. Fırkatepe ve Uğurlunaip Tepesinin bulunduğu sahalar ile Tabaklar, Çıkınlar,Paşaköyü, Sümer, Tepecik Mahalleleri ise Roma  döneminde mezar yeri olarak kullanılmıştır. Claudiopolis antik kentinden günümüze ulaşan en  önemli yapı; Bolu Müzesi Müdürlüğünce Akpınar Mahallesinde 2008 yılında yapılan kurtarma kazısında açığa çıkarılan Stadion kalıntısıdır.  I. derece Arkeolojik Sit Alanı olarak korma altına alınmış olan söz konusu yapı; Bolu’daki en önemli antik yapıdır.
Bugünkü Hisartepesinde, Atatürk Lisesi  bahçesinde İmparator Hadrianus döneminde inşa edildiği bilinen ve temel kalıntıları tespit edilen Antinoos Tapınağına ait kalıntılar Bolu Müzesi’nde bulunmaktadır. Yine aynı şekilde bugünkü Bolu Belediye Başkanlığı binasının bulunduğu alanda Roma döneminde tiyatro bulunduğu bilinmektedir.
Bolu İli Merkez İlçe, Akpınar Mahallesi "III. Derecede Arkeolojil Sit Alanı” içinde  kalan bölgeler 2008 yılında Ankara Kültür veTabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararları gereğince, Bakanlığımız Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün ruhsatları ile sondaj ve kurtarma kazıları yapılmıştır.
Sondaj kazılarında oturma sırası vb. kalıntılara rastlanması nedeni ile aynı yıl parsellerin tümünde kurtarma kazısı yapılmış ve sahada Roma İmaparatoru Hadrianus (M.S. 117-138) dönemine tarihlenen bir Stadion Kalıntısı açığa çıkarılmıştır.
Stadion; Hisartepesinin güney yamacına doğal eğim kullanılmak suretiyle yaslanarak inşa edilmiştir. Doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır.
Stadionda 8 ayrı levha halinde kitabe açığa çıkarılmıştır. 23 parça halinde olan kırk kitabe levhaları; çalınmaları ve tahrip edilmelerini önlemek  ve restorasyonlarının yapılmasını sağlamak amacıyla müze bahçesine nakledilmiştir. Kitabenin restorasyonunun yapılmasından sonra stadiondaki yerinde sergilenmesi planlanmaktadır.
Stadionun üzerinde yapılan sondaj ve kurtarma kazıları sonucunda 8 adet bronz sikke, 1 adet pişmiş toprak kandil, 2 adet pişmiş toprak kas, 5 adet pişmiş toprak lüle, 1 adet toprak tek kulplu testicik, 1 adet pişmiş toprak testicik, 1 adet bronz obje ve 1 adet de boncuk tanesi olmak üzere toplam 20 adet eser ele geçirilmiştir.

Resimlerde açığa çıkarılan bu kalıntı şu an terkedilmiş durumdadır. Etrafı tahtalarla kapatılmış, yoldan geçen insanların göremeyeceği bir şekilde kaderine terkedilmiştir. İçerisine girilmesi otlar, taşlar, çöpler ve atılmış durumdaki her çeşitten eşyalar yüzünden mümkün değildir. Kemiklerin de bulunduğu kapatılan bölge, köpeklerin uğrak yeri olmuştur. Bu değerlerimiz günden güne yok olmak üzeredir. Öncelikle bu tarihi mirasımız koruma altına alınmalıdır. Bolu gibi turizm şehri olan bir yerin bu gibi tarihsel mirasları görülmeye hazır hale getirilmesi ve tanıtımlarının yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bolu’nun turizm çeşitliliği böylelikle gözler önüne serilecek ve sadece doğal güzellikleriyle değil tarihi özellikleriyle de ön plana çıkacaktır. Durdurulan çalışmalar yeterli kaynaklar hazırlanıp tekrar faaliyete geçmelidir.
Boluda korunmaya değer sayısız tarihi eser bulunuyor. Bunlar bizim mirasımız ve kültürel değerlerimizdir. Bu değerlerimizi yaşatmayı bir borç bilmeliyiz. Bireysel olarak hem kendimizi hem de çevremizi bilgilendirmeli ve bilinçlendirmeliyiz. Bir millet geleceğini, geçmişine verdiği önem ve gösterdiği özen ile hazırlar. Geleceğe güvenle bakmak tarihimize sahip çıkmakla mümkündür. Mirasımız, bizi biz yapan değerlerdir. Bu konuda duyarlı oldukça eşsiz ve benzersiz kültürümüz gelecekte de yaşayacaktır.
Kalıntılar hakkında tarihi bilgiler için Bolu Müze müdürümüz Mustafa Yılmaz’a teşekürlerimizi bir borç biliriz..
 
  HAZIRLAYANLAR:

ARMAĞAN YAĞMUR YALIN
EKİN BAŞARA


 

27 Mayıs 2013 Pazartesi

DİJİTAL HİKAYE YAZMA VİDEOSUNUN METNİ, İKİNCİ KEZ GÜNCELLEŞTİRİLMİŞ HALİ -SON


SAÇ ŞEKLİ İLİŞKİYİ NASIL ETKİLER SARIŞINDAN ESMERE

Yeni evli çift, çiçeği burnunda Ekin ile Armağan. Mutlu yuvaları için alışverişe çıktılar ve sebze reyonunun önünde durdular. Ekin gayet özenli mutlu yuvalarında yiyecekleri domatesleri seçmektedir. Şimdi ise yeğenleri için oyuncak bakmaktadırlar. Ekin evleri için bir termos alma fikri öne sürer. Armağan bilinçli ev kadını, önce fiyatına bakar. Armağan kozmetik bölümüne gelmiştir. Saçlarının rengini değiştirmek ister. Ekine boyayı uzatarak tercih ettiği rengi göstermektedir.

Armağan: Sarı renk bana yakışır mı Ekin? Ben çok beğendim.

Ekin: Ne sarı mı? Hayatta olmaz.

Ekinin bu tepkisinde Ekinin geçmiş anıları aklına gelmiştir. İlk sevgilisi de sarışındır. Onunla beraber ıslanmıştır yağan yağmurların altında...  Bu Ekinin üniversitedeki mutlu günleridir. Ve bir gün bu mutlu günler sona erer ve sarışın sevgilisi onu bir başkası için terkeder. Ekin için artık sarı saç eşittir terkedilmektir. Ve sarı boyayı Armağan’ın elinden alıp derhal rafa koyar. Onun yerine sarıya zıt bir renk olan siyah boyayı eline alır. Eşine uzatıp bak bu sana daha çok yakışacak der.

Konunun Amacı:

Burada klasik koşullanma saç rengiyle açıklanmıştır. Ekinin ilk sevgilisi sarışındır. Onunla mutlu günler geçirmiştir onu çok sevmiştir. Fakat bu mutlu günler sarı saçlı sevgilisinin başka biri için Ekin’i terk etmesiyle son bulmuştur. Ekin için bu korku ve kaygı verici durumdur. Ve sarı saçlı sevgilisinin onu terk etmesiyle her sarışın bayanın onu terk edeceği konusunda koşullanmıştır. Ve bu yüzden esmer bir bayan Armağan’la evlenmiştir. İkisi evliliklerinin ilk zamanlarında alışverişe çıkarlar. Ekin uzun zamandır sarışını hatırlamaz sarı saçlı kızın bilincinde değildir fakat Armağan alışveriş yaparken boya reyonuna gider. Armağan saçını sarıya boyatmak isteyince ekin hemen tepki gösterir ve olmaz diye karşı çıkar. Armağan üzülür saçını boyatmak ister fakat ekin siyah boyayı alarak Armağan’a daha çok yakışacağını söyler. Burada Ekin Armağan’ın saçını sarıya boyatmasını onun terkedeceğinden korktuğu için istemez çünkü Ekin sarı saçın terkedeceği konusunda koşullanmıştır.

Öncelikle nötr uyarıcı olan sarı saç terk etmeyle birlikte koşullu uyarıcı haline gelmiştir vekorku fobisi oluşmuştur ve böylece klasik koşullanma gerçekleşmiştir.

Video da geçmiş anılar karalaştırılarak gösterilmiştir.  Geçmiş olduğu bu şekilde belirtilmiştir. Diğer fotoğraflar şimdiki zamanı göstermektedir.  Geçişler efektlerle zenginleştirilmiştir. Müzik duygusaldır. Daha çok  video psikolojik içeriklidir amaç klasik koşullamanın bireyin bugününü nasıl etkilediğini göstermektir. Farkında olmadığımız durumlar psikoloji olarak hayatımızı nasıl etkiliyor ve seçimlerimizde ne derece etkili bunu göstermk istedim.

                Farketmeden birçok seçimlerimiz belki yaşantılarımızın etkisinden kaynaklanıyor ve anılar su yüzüne bir objeyle ortaya çıkabiliyor.

Video da Roller:

Armağan (ben)  ve Ekin evli çift. Nurşirin eski sevgili.

Video Hazırlama Süreci:

Videomuzun tüm resimleri  Abant İzzet Baysal Üniversitesinde çekilmiştir Çekimlerin bir kısmı aktivite merkezinde( ŞOK market), bir kısmı da Fen Edebiyat Fakültesi ‘nin bahçesinde çekilmiştir. Ekinle benim (Armağan) resimlerimizin çekilmesi için ŞOK ta çalışan görevliden izin alınmıştır. Fotoğraflama süreci için Windows için Phot Story 3 yüklenmiştir. Video hazırlandıktan sonra dijital hikaye yazma oluşturulmuştur. Bu dijital hikaye yazma başka bir grup arkadaşındadır ekledim. Seçilen me virüs bulaşmıştır. Daha sonra engelsiz cafede tekrar videoyu hazırladım. Hikayede seçilen şarkı duygusaldır çünkü bir evlilik işlenmiştir.

 Kapak fotoğrafını Ekin ve Nurşirin olarak tasarladım çünkü ana konuda klasik koşullamadır. Ekin birden Nurşirin’in anılarını hatırladığı için seçimleri bizim evliliğimizi sonradan oluşturduğu için ben ikimizin resmini  diğer fotoğraflara koydum. Kaynak videonun sonuna eklenmiştir.  Fotoğraflar dijital kamerada çekilmiştir ve resimler net çımıştır. Dışarıdan gürültü gelmemesi için kapalı ortam bulunmuştur ve ağızdan çıkan tükürük sesleri gelmemesi için bilgisayar ora düzeyde tutuldu.

Müzik sesi benim sesimi engellemesin diye şarkının sesini benim  sesimi bastırmayacak düzeyde ayarladışın Sarışın Nurşirin esmer Armağan’dır . Oyüzden kapak sayfasında sarışından esmere Nurşirin’den bana nasıl karar verdiği benimle nasıl evlendiği de açıklanmaktadır. Kapakta yazı sarı renkle yazılmıştır sebebi kolay  okunması içindir. Kaynağı da sarı renkle yazdım okunması için.

 

 

 

 

                                                                                                                             ARMAĞAN YAĞMUR YALIN

                                                                                                                                             PDR-3

                                                                                                                                             100116045

MAKALE KÜNYESİ-2


Makalenin Başlığı-Yılı: Okul öncesi dönem çocuğunun kişilik gelişiminde rol modellik ve çizgi filmler
Yazar ve Dergi Bilgileri: Cemil ORUÇ, Erhan TECİM, Hilal ÖZYÜREK-Ekev Akademi Dergisi, Sayı:  48 Yıl:2011
Makalenin Amacı: Bu çalışmada teorik çerçevenin yanısıra, okul öncesi dönem çocuklarının izledikleri çizgi  filmlere yönelik olmak üzere, bu çizgi filmlerde rol model olarak benimsenen kahramanlara ve bunların ne derece model alındığına yönelik bir alan araştırması bulunmaktadır.

Araştırma Soruları: Çocukları izledikleri çizgi filmlerde rol model olarak benimsenen kahramanlar ne derece model alınmıştır?

Türü: Alan Araştırması

Örneklem/Katılımcı:Muş il merkezinde bulunan ve kümeleme yöntemi ile seçilen iki okula devam eden beş ve altı yaşlarında 66 öğrenci katılmıştır.
Bulgular:

Anlamlı Bulgular
Araştırmaya ve örnekleme ilişkin elde edilen veriler  şunlardır: Anne-babalarının  gelir  durumları dikkate alındığında, bu çocukların gelir düzeylerinin oldukça düşük olduğu görülür.Geliri,1000   TLve altında olan katılımcı grubu %47,0 oranında iken; katılımcıların %16,7’sinin 2000 TL üzerinde gelire sahip olduğu görülmüştür.Öğrencilerin anne ve babalarının mesleklerine bakıldığında iseannelerin  %95,5’inin  ‘ev hanımı’ olduğu görülmüştür. Oldukça az bir kesim (% 4,5)  ise ‘öğretmendir’.  Baba meslekleri ise annelerin sahip oldukları  mesleklere göre  daha  farklılaşmıştır. ‘Kamu görevlisi’ olarak yaşamını sürdüren  babalar 34,8 oranında iken,en fazla baba mesleği %48,5 oranı ile ‘İşçi-Çalışan’ kategorisinde bulunmaktadır.Geriye kalanlar ise‘Esnaf-Tüccar’ (%16,7)olarak mesleklerini  icra etmektedirler. Buna göre öğrencilerin  en fazla  babalarını, daha  sonra büyük kardeşlerini ve annelerini örnek aldıkları son olarak da öğretmenlerini örnek aldıkları görülmüştür.
      
*Kız öğrencilerin en fazla annelerini,erkek öğrencilerin ise en fazla babalarını model  aldıkları görülmüştür. Kız öğrenciler ikinci sırada öğretmenlerini  ve daha sonrada büyük kardeşlerini rol model olarak benimsemekte,erkek öğrenciler ise babalarından sonra büyük kardeşlerini model olarak seçmektedirler.             

*İzlenen çizgi filmler değerlendirildiğinde ‘Caillou’  %45,5 izlenme oranı ile en  çok izlenen çizgi film olmaktadır. Hemen akabinde ‘Ben 10’ %25,8 oranında tercih edilirken ‘Tom ve  Jerry’ %19,7 oranında tercih edilmiştir.Diğer kategorisine giren çizgi filmler ise Barby,Pepe,Keloğlan ve Ayıcıklar olmuştur. Erkek öğrenciler en fazla ‘Ben  10’ isimli çizgi  filmi  izlerken kız çocukları arasında bu çizgi filmi izleyen olmamıştır. ‘Caillou’ isimli çizgi  film ise çoğunlukla kızlar tarafından izlenirken erkekler arasında da ‘Ben  10’den sonra en fazla izlenen çizgi film olmuştur. Genel itibariyle çizgi filmin  temel karakteri  veya  başka   bir değişle  başrol karakteri rol model  olarak  alınmaktadır.Örneğin ‘Ben  10’ isimli çizgi filmde başrol kahramanı ‘Ben’erkek çocukların en  çok benimsediği  rol modeldir. Oysa çizgi filmin diğer kahramanı olan kuzen ‘Gwen’ veya büyükbaba ‘Max’ rol model  olarak alınmamaktadır.

*Öğrencilerin bu kahramanları hangi sebeplerden dolayı rol model aldıkları hususunda ise        bulguların oldukça işlevsel  ve  pragmatik olduğu görülür.Bulgulara göre öğrencilerin % 33,3’ü sadece sevimli ve komik olduğu için yani eğlenceli olduğu için rol model olarak benimsemiştir. %25,8’i kahraman olmak için rol model alırken, %19,7’si ise başkalarına iyilik yaptığı ve yardım ettiğiiçin rol model olarak almıştır. %21,2 oranında kalan  kesim ise model olarak benimseme sebeplerini güzel elbisesi olma,kız olma,erkekolma,hikaye ve masal okuma şeklinde açıklamışlardır.      

*Cinsiyete göre bir değerlendirme  yapıldığında ise erkek öğrencilerin  belirgin şekilde  ‘Ben’ isimli  kahramanı rol model alırken, kız öğrencilerin ise belirgin şekilde ‘Rozy’ isimli karakteri rol model olarak tercih etikleri görülmüştür.Hiçbir kız öğrenci tarafından‘Ben’ isimli karakter rol model            olarak benimsenmemiştir. Calliou,Tom, Jerry  gibi diğer kahramanlarda ise belirgin bir                farklılaşma  olmamış erkek ve kız öğrenci oranı birbirine yakın seyretmiştir.

Sonuç:
Çalışma kapsamında çocukların çizgi film izlemeleri ve izledikleri çizgi filmlerdeki kahramanları model almalarının, ilgili literatüre kıyasla olumsuz özelliklerden ziyade olumlu yönde gerçekleştiği görülmüştür.Çocukların kendi cinsiyetlerinde olan kahramanları daha ileri düzeyde benimseyerek  bunlara  olumlu anlamlar yükledikleri  gözlemlenmiştir. Bu anlam yükleme  gerçek hayatta da karşılık bulmaktadır.Çünkü çocukların çizgi kahramanları model  alma gerekçeleriyle  gerçek hayatta benimsedikleri  modeller arasında tam bir uyum sözkonusudur.Yani çocuğun anne babasını model alma gerekçesi aslında çizgi filmlerde benzer gerekçelerle karşılık bulmaktadır.İlgili literatürden farklı olarak çocuklarda izlenen programların şiddet ve saldırganlığa büyük  oranda yol açmadığı,bu   içerikli çizgi kahramanların ise saldırganlık ve zarar verme şeklinde değil de çocukların ifadelerinden bu tür saldırganlık örneklerinin korunma ve kahramanlık  şeklinde algılandığı gözlemlenmiştir.Bu durum ise daha ziyade erkek çocuklar tarafından benimsenen çizgi kahramanlarda görülmüştür.
Araştırmanın en  önemli bulgularından biri de çocukların hem  gerçek hayatta hem de çizgi filmlerde model alma yoluna giderken kendileriyle ortak özellikler aramalarıdır. Bu anlamda çocukların  kendisiyle  zaman geçiren, kendisine değer veren,kendisiyle oyun oynayan ve kendisini seven  kişileri, ister gerçek hayatta  olsun ister çizgi filmlerde olsun benimsediklerini ortaya koymaktadır.
Çalışmada kimlik kazanma konusunda erkek ve kız cinsiyet ayrımlaşmasının en belirgin                örnekleri; hem gerçek hayatta hem  de çizgi film kahramanı tercihinde gerçekleşmektedir. ‘Ben 10’ isimli çizgi  filmi izleyen çocukların günlük  hayatta  da asker,polis,devlet büyüğü gibi kişileri model aldıkları, büyük oranda da babalarını model olarak benimsedikleri görülmüştür. Aynı durum kız çocuklarında ise ‘Rozy’  ve anne olarak yer bulmuştur.    

Öneri:
Kahramanların  çizgi filmde oynadıkları roller,farklı hayat tecrübelerini çocuğun hayal dünyasına sunarak onların zihinsel gelişimine katkı sunmaktadırlar. ‘Ben’in aynı anda  birçok kötü kişiyle  mücadele etmesi, ‘Caillou’nun arkadaşlarına örnek davranışlar sergilemesi, çevresindeki insanlara karşılıksız yardım etmesi gibi davranışlar buna örnek gösterilebilir. Böylece onları izleyen  çocuklar üzerinde vatanı   koruma, arkadaşlarına ve aile bireylerine iyi davranma gibi davranışlar belki ilk bakışta kahramana benzemek için olsa bile bu durumun hem  zihinsel gelişim hem  de ahlaki             gelişim açısından olumlu bir katkı sağlayacağı düşünülebilir.